14. İnsan değişimden neden korkar? İşletmelerdeki insan kaynağının değişime direncini kırmak için yapılan uygulamaları maddeler halinde yazınız. 21.yy'da işletmeler için değişim neden önemlidir. Kişisel gelişiminizdeki motivasyon kaynaklarını eğitim (okuldan mezun olmada sizi güdüleyen faktörler gibi), sosyal hayat (çevrenizdeki kişilerle arkadaşlığınızı sürdürmenizdeki sizi güdüleyen faktörler gibi) kişisel tercihler (saçınızın şeklinin neden böyle olduğu gibi) açısından tek tek değerlendirerek bu konularda değişime karşı direnç gösterip göstermediğinizi nedenleriyle maddeler halinde yazınız. Bunun sonucunda her maddeyi yüzde cinsinden ağırlandırarak değişime nekadar açık olduğunuzu yazınız.

Atatürk'ün aşağıdaki sözünü değişim felsefesi ile alıp bir işletmede nelerin değişebilirken nelerin değişmeyeceğini yorumlayınız.

Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar."

Comments (6)

On 11 Aralık 2009 11:19 , Shohrat Yazmuhmmedov dedi ki...

Insan yapisi itibariyla degisiklikten korkar.Degisiklik risk demektir ve beraberinde eldekileri kaybetmeyi getirebilir.Oysa Kaizen,iyi yonden degisme sekili olarak ve kucuk adimlarla yapip bunu bir yasam felsefesine donusturdugunde kisilerin degisim ile ilgili cekingelerini kisa sure icinde atmalarini saglar.


21.yy'da işletmeler için değişim önemi:
Icinde bulundugumuz cag simdiye degin gorulmemis degisimlerin yasandigi,insan bu degisimlere ayak uyudurabilmek icin bilgiye, birden cok alanda uzmanlasmaya ve surekli egtime ihtiyac duydugu bir cagdir. Yasanan degismelerin, degismez denen gercekleri ortadan kaldirdigi bu cagda.insan dun ogrendiklerini sindirmeye calisarken.bugun daha baska bir gercek ile karsilasmakta ve tum dengeleri alt ust olabilmektedir.isletmeler yeni tasarladiklari herhangi bir sureci uygulamaya koyup,basarili sonuclar almaya basladiklari gun bu surecin eskimeye basladigini ve yeni bir degisim oldugunu gormeye baslamistir.surekli degisim,Artik basarinin vaz gecilmez felsefesi haline gelmistir.
Bir isletmede degisebilecek seyler:
Kullandiklari teknoloji ve ya urettigi urun veya hizmet ile ilgili bilgiler
Uretilen urunun ve ya hizmetinin kalitesi
Urunun veya hizmetin uretme hizinin yukselmesi
Isletmenin basarisi
Bir isletmede degisemecek seyler:
Isletme gayesi ornek verilebilir.

 
On 11 Aralık 2009 12:59 , Emine Türkoğlu dedi ki...

İnsan değişimden neden korkar?
İnsanlar değişime niçin direnç gösterir. Bu soru yüzyıllardır güncelliğini korumaktadır. 20 milyon yıl önce yaşamış bir kabile liderinin de benzer sorunları olmuştur mutlaka. Tabi ki her insan değişime aynı şiddette direnç göstermez. Ancak her insan az veya çok , açık veya kapalı , hemen veya zaman içinde değişime mutlaka direnç gösterdiği bilinmektedir.
İşletmeler iç ve dış baskılar nedeniyle iş yapma yöntemlerini, kullandıkları teknolojiyi, organizasyon yapılarını , müşteriye bakış açılarını, ürettikleri mal ve hizmetlerini, yönetim tarzlarını , işletme vizyon ve kültürünü değiştirmek isteyebilir veya değiştirmek zorunda kalabilir. Bu değişime başlayabilmek için öncelikle çalışanların yeteneklerini ve düşünce kalıplarının değiştirilmesi gerekir. Ancak bir çok çalışan içinde bulunduğu durumdan şikayetçi olmasına rağmen değişimden korkarlar. Çünkü yaşamlarını sürdürmenin işletmenin devamlılığı ve mevcut yapının korunmasına bağlı olduğunu düşünürler. Bu yüzden işletmedeki mevcut düzeni değiştirmeye yönelik her türlü girişime kuşku ile bakarlar, bu kuşkunun seviyesine göre göre değişik direnç türlerini gösterirler.
Yeni bir düzen kurmak girişimi zor, tehlikeli ve başarısı kuşkulu bir eylemdir. Örgütteki tüm sürtüşme, çatışma, bölünme ve ayrılmalar değişme ekseni etrafında toplanabilir. Değişikliğin politikası, uygulayıcıların anlayabileceği ve kabul edebileceği nitelikte olmazsa, değişiklik direnme ile karşılaşacaktır (Bursalıoğlu, s. 227-228).Bu açıdan bakıldığında değişimin başarılı bir şekilde yönetimi de hiç kolay değildir. Değişimi yönetirken başarısızlığa uğrama ihtimali her zaman mevcuttur. Liderin uyguladığı yöntem, değişimin başarıyla yönetilmesiyle yakından ilgilidir. Değişimin kabul edilmesi için personelin istekli hale getirilmesi gerekmektedir. Bu da personelin motive edilmesi anlamına gelir.
İşletmelerdeki insan kaynağının değişime direncini kırmak için yapılan uygulamaları maddeler halinde yazınız.
• Yöneticiler, projenin kendilerine ait olduğunu hissederlerse (dışarıda planlanan ve yönlendirilen değil) direnme az olacaktır.
• Proje sistemin üst düzey yetkilileri tarafından içtenlikle desteklenirse direnme az olacaktır.
• Katılanlar, değişmeyi mevcut yüklerini artırıcı değil, azaltıcı olarak görürlerse direnme az olacaktır.

 
On 11 Aralık 2009 13:00 , Emine Türkoğlu dedi ki...

• Proje katılanların sahip oldukları ve önem verdikleri değerlere uyumluysa direnme az olacaktır.
• Proje katılanların ilgisini çekecek yeni deneyimler (yaşantılar) sunuyorsa direnme az olacaktır.
• Katılanlar özgürlüklerinin ve güvenliklerinin tehdit edilmediğini hissederlerse direnme az olacaktır.
• Katılanlar problemin ne olduğunu belirleme çalışmalarına katılmışlarsa ve problemin önemli olduğuna inanıyorlarsa direnme az olacaktır.
• Proje oybirliğine dayalı bir grup kararıyla benimsenmiş ise direnme az olacaktır.
• Projeyi savunanlar, savunmayanların duygu ve düşüncelerini anlayabiliyor, geçerli itirazları teşhis edebiliyor ve gereksiz korkulardan kurtulmak için önlem alabiliyorsa, direnme az olacaktır.
• Yeniliklerin yanlış anlaşılma ve yanlış yorumlanma olasılığının bulunduğu bilinirse, projenin nasıl algılandığı anlaşılırsa ve gereksinimlerin daha çok aydınlatılması sağlanırsa direnme az olacaktır.
• Katılımcılar birbirleri ile olan ilişkilerde, kabul, destek ve güvene sahip olurlarsa direnme az olacaktır.
• Proje revizyona ve yeniden gözden geçirmeye açık tutulursa direnme az olacaktır.
21.yy'da işletmeler için değişim neden önemlidir?
21. yy’ da küreselleşen dünyada acımasız rekabet koşullarına rağmen ayakta kalmaya, büyümeye çalışan işletmelere, hatta değişen dünya koşularında yeni yerini almaya çalışan ülkelere kadar, bütün sistemler devamlı değişim halindedir. Tüm sistemler, biyolojik, organik, ekonomik ya da politik, hepsi değişmek gerektiğinin bilincindedir.
Dünya çapındaki zorlu, küresel rekabet; bireysel ve kurumsal değişimin ne kadar gerekli olduğunun giderek daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Bugün dünya, pek çok işletmenin çalışma yöntemlerini değiştirmesini gerektirecek, adeta devrim niteliğinde bir değişim sürecinden geçmektedir. Bu değişimlere ayak uyduramayan insanlar, ürünler ve işletmeler çok geçmeden devre dışı kalacaklardır.

 
On 11 Aralık 2009 13:01 , Emine Türkoğlu dedi ki...

Kişisel gelişiminizdeki motivasyon kaynaklarını eğitim (okuldan mezun olmada sizi güdüleyen faktörler gibi), sosyal hayat (çevrenizdeki kişilerle arkadaşlığınızı sürdürmenizdeki sizi güdüleyen faktörler gibi) kişisel tercihler (saçınızın şeklinin neden böyle olduğu gibi) açısından tek tek değerlendirerek bu konularda değişime karşı direnç gösterip göstermediğinizi nedenleriyle maddeler halinde yazınız.
Kişilerin yapabiliceklerinin limitini,eğitim ve yetenenek seviyeleri,yapabildiklerinin limitini ise moral ve motivasyon seviyeleri belirler. Elimizden gelenin en iyisini yapabilmemiz,motive olmamıza bağlıdır.Motivasyon ,başarı için şarttır ama tek başına yeterli değildir.Hepimiz hayatta daha başarılı olmak isteriz.başarılı olmak için yapmamız gerekenleri biliriz.Bunları niçin yapmamız gerektiğini biliriz.
Okuldan mezun olduğumda akademisyenlik düşünüyorum Beni güdüleyen şeyler iyi bir işe sahip olabilmek, kendimi sürekli geliştirmek, kariyer sahibi olabilmek gibi….Fakat bunuda çok istiyor sayılmam, Çünkü meslek liselerinin sınırlı tercih yapabilmesinden dolayı istediğim mesleği seçemememdir. Önüme çıkan tercihler arasından akademisyenlik bana daha cazip geliyor. Fakat beni bu isteğim yönünde değiştirecek durumlara karşı direnç gösteriyorum. İstersem nasıl yapabileceğimi de,yapmakla neler kazanacağımı,yapmamakla neler kaybedeceğimi de biliyorum.Bu direncin nedenle mesleğime karşı çok fazla ilgimin olmaması, atalet, eyleme geçememe, isteksizlik ve çevredir.
Evlilikte, arkadaş çevresinde, ebeveyn olarak motivasyon kavramını bilmek sağlıklı ilişkiler kurmak ve uyumlu yaşamak açısından oldukça yararlıdır. Tüm davranışlar nedenseldir ve bu nedenleri anlamaya çalışmak, bunlar üzerinde yoğunlaşmak çeşitli durumlarda ortaya çıkabilecek problemleri tahmin etme, engelleme ya da çözmede yardımcıdır. Sosyal hayatta değişime karşı direnç göstermiyorum. Çünkü insanlarla bir arada yaşayabilmek için uyum sağlamak gerekir. Uyum sağlamak için ise kendinde bazı şeyleri değiştirmen gerekir.İkinci olarak farklılıkları anlayabilmedir. Üçüncü neden ilişki kurabilmedir. Dördüncü neden ise kişilerin isteklerinin değişmesidir.

 
On 11 Aralık 2009 13:02 , Emine Türkoğlu dedi ki...

Kişisel tercihlerde değişime karşı dirençli değilim.İşletmelerde olduğu gibi insan da kendi tercihlerinde iyileştirme ve mevcut durumu değiştirme yönüne gidebilir. Kişisel tercihlerde değime karşı dirençli olmamamın nedenleri ; zaman zaman farklılaşma isteği, modanın takibi, sılıkgan ruh halidir.
Atatürk'ün aşağıdaki sözünü değişim felsefesi ile alıp bir işletmede nelerin değişebilirken nelerin değişmeyeceğini yorumlayınız.
Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır.Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar."
Atatürk bu sözüyle birtakım geleneklere ve doğmalara bağlı kalıp bu yönde ısrar eden akıl,kişi, kurum ve devletin değişimi zor olacağını belirtmiştir. Her şey bir değişim süreci içersindedir. Şirketlerde değişime ayak uyduramadıklarında çok geçmeden devre dışı kalıyorlar.
Bir şirketi çevreleyen ortamın değişmesinin altı ayrı yolu söz konusu. Bu dışsal koşullarda radikal kimi değişimler yaşandığında, şirket buna ayak uydurmada isteksiz ya da yetersiz kalırsa, sonuç genelde başarısızlık olur.
Bu dış koşullardan bazıları, şirketler ve sektörler üzerinde daha hızlı etki gösterebiliyor, bazılarının etkisi ise daha uzun vadede ortaya çıkıyor. İnsanlar değişimin öncelikli kaynakları olarak, teknolojiyi ve globalleşmeyi görüyor. Gerçekte ise en hızlı hareket eden dışsal faktörler arasında, düzenlemeler , sermaye piyasaları ve rekabet başta geliyor; en yavaş değişenler ise teknoloji, globalleşme ve müşteriler oluyor.
Değişim yönetimi, üç sacayağı üzerine kuruludur. İlk ayakta düşünce sisteminin değişimi gelir. Şirketler bunu genelde eğitim alanında sağlamaya çalışırlar, örneğin General Electric'in ünlü "workout" programı bunun bir parçasıdır. İkinci ayakta yapısal değişim yer alır. Bunun

 
On 11 Aralık 2009 13:03 , Emine Türkoğlu dedi ki...

içinde liderliğin sorumluluklarını yeniden yapılandırmak ya da elemine etmek ve tüm bir organizasyonu yeniden yapılandırmak vardır. Reorganizasyon söz konusu olduğunda, en büyük değişim şirketin kâr kaynaklarını nereye yerleştireceğiyle ilgilidir. Reorganizasyonun en yaygın biçimleri, işlevsel bir organizasyon olmaktan ürün organizasyonu olmaya ya da coğrafik bir organizasyon olmaktan müşteri organizasyonu olmaya doğru yaşanan dönüşümlerdir. Son olarak, en kritik değişim ödül sisteminde yaşanır. Çoğu şirket ödül sistemini değiştirmeye isteksizdir; yine de bu, değişimin en ciddi faydalar sağlayan kaldıraçlarından biridir. Bu alanda hem olumlu hem de olumsuz teşvikler kullanılabilir. Olumlu teşvikler, şirketin gitmek istediği yöne doğru bir itilim sağlarken, negatif teşvikler statükoyu sürdürmek isteyenlerin cesaretini kırar.